Gazze’yi düşünüyorum… kan damlayan kılıcını yere düşürmüş bir süvari gibi, annesini kaybetmiş bir çocuk gibi, çaresiz ve yapayalnız.
Gazze’yi çiziyorum… Kalemim kırık, altın kubbesi eksik, sek sek oynayan çocukları kayıp, ezan okunan camileri yıkık.
Bu yazıyı kimsenin okumayacağını bilerek tarihe not düşmek, belki neslime miras bırakmak istiyorum. Her şey 7 Ekim’de başlamadı, fakat 7 Ekim büyük soykırımın başlangıcıydı. Geceleri uykumuzu, gündüzleri tadımızı kaçıran, bizi suçluluk ve çaresizce aşağılık kompleksine sokan bir soykırım…
Hiçbir plan yapmadan, sivilleri güvene alacak veya hicret edecek yolları sağlamadan İran’ın ipiyle kuyuya inen Hamas’a da kızgınım… Efendimiz (sav) öz yurdundan niye hicret etmişti ki? Yarının zaferine daha güçlü hazırlanmak için mi yahut sadece suçu müslüman olmak olan sahabelerini ızdırap dolu işkencelerden, açlıktan korumak için mi?
Hamas’ı affetmeyeceğim fakat bu soykırımın asıl sorumlusu elbette İsrail! Allah İsrail’i kahretsin.
Benim bir mottom var; Müslüman zeki olmalıdır…
Kendimi o kadar çaresiz ve sorumlu hissediyorum ki; dua ederken konu Gazze’ye gelince boğazım düğümleniyor. Kendi çaresizliğimi ifade edecek kelime bulamıyorum. İnsan durduğu yerden orada olmayı, onlardan önce şehit olmayı ne kadar çok isteyebilir bilmiyorum. Sosyal medyada gezerken artık Gazze gönderilerine bakacak dermanım kalmadı.
Fakat Gazze için yardım toplayan vakıfların büyük kısmını esefle kınıyorum. Oradaki kardeşlerimizin çaresizliğini videoya alıp, bizlere korku pompalamak ancak düşmana hizmet etmek oluyor.
Ölüm kadar eminim ki, Allah nurunu tamamlayacak Peygamber söylediğinde elbet doğru çıkacak. Bu zulüm onların kendi sonunu getirecek ve hem dünyada hem ahirette bedel ödeyecekler. Canımı acıtan imanın en alt mertebesiyle bu olaya dahil olmak. Bu durum benim canımı acıtıyor.
Evet ve kıskanıyorum onların şehadetini, biz burada saraylarda yaşayıp, yiyecek ayırt ederken ben onların şehadetlerini kıskanıyorum.
Biliyorum dünya artık eskisi gibi olmayacak, İsrail’in çığırtkanlığı, ABD, Çin, Rusya derken savaş kapıda…
Allah’ım; bu dünyada nimet olarak verdiğin evlatlar, mal, mülk, sağlık hepsi senindir. Eğer bir gün dinini savunacak cihada iştirak edecek fırsatı verirsen; bizim ferasetimizi, basiretimi ve gücümüzü artır. Yolunda şehit olmayı bize nasip eyle. Şimdi içinde olduğumuz bu ağır imtihanı kaybetmeden geçecek ilimi, hikmeti bize ve neslimize nasip et.