Bir Sayfa Seçin

Eylül

Olsanda bir olmasan da, Tohumlar saçılırken bağrı yanık toprağa, Ayaz gibi çöktü bakışların şehrime, Kurudu herşeyim, ne tohum kaldı ne yurdum. Tükendi bitti tüm umudum. Olsanda bir olmasan da. Sağanaklar vururken kaldırımları, Yıldızlar birer birer düşerken...

Uçurum

Doruklarına sevdalandım ben bu sarp yamaçların, Sonu gelmedi gelmeyecek bilirim bu tırmanışların, Artık aklımın odalarında bendimi paralarım. Avuçlarımda gözden düşen hatıralarım. Bitti artık savrulan bu sonbaharım, Kalmadı da elimde papatyalı...

Desibel

Beklentilerinin ötesinde gerçekleşmişti her şey. Oysa hiçbir şeyin bu kadar hızlı değişmesi için bir sebep yoktu. Zaman, sanki kendi ritmini unutmuştu. O ise sadece duruyordu—hareketsiz, ama içi uğultuyla dolu. Düşünmek için zamana ihtiyacı vardı, ama zaman artık...

Yine, Yeniden…

Tükenmez arzular meydanında yine bir harp tutuştu usuldan. Anlayan anladı dediğimi.. Sonu yine bir öncekinden farklı olmadan. Yine, yeniden mağlup olan tarafta buldum özümü; Sonsuz, karanlık, çıkmaz bir zindan çukurunda. Yorgunluk gözyaşları süzülürken siyah beyaz...

Zaman

Zaman, aleyhime tanık. Yakınlaştıkça büyüyen bir canavar. Anılar, hatırladıkça ağırlaşan hamal yükü. Uzaklaştıkça ayakta pranga. Ömür, felek tahtasında tükenen kum saati. Tükendikçe yaklaşan vuslat sancısı. Mazi, zamandan bir kasaba. İçinde yarım kalan hatıralar....